Alman Edebiyatı
Alman Edebiyatı denince , akla pek de fazla iyi Edebiyatçı gelmeyecektir. Çünkü bunların sayısı oldukça azdır. Nedeni ise , tarihten bugüne araştırılarak bakıldığında , iyi Alman Edebiyatçıların yetişememesidir. Bunların belli başlıca nedenleri tabii ki vardır. 1. ve 2. dünya savaşları sonralarında insanların olumsuz etkilenmeleri , Alman Edebiyatını da etkilemiştir. Kimi başarılı yazarlar , tüm zorluklara rağmen , kendilerini ispatlayıp , kabul ettirebilmişlerdir. Peki bu iyi yazarlar kimlerdir ? Tarih sırasına göre gidecek olursak , Thomas Mann , 1929 da Nobel Edebiyat ödüllü , Hermann Hesse , 1946 Nobel Edebiyat Ödüllü , Heinrich Böll , 1972 Edebiyat Ödüllü , Günter Grass , 1999 Nobel Edebiyat Ödüllü...
Alman Edebiyatının en etkin ve iyi isimlerinden olmuşlardır. Bir Edebiyatçı olarak , hepsini de okuma fırsatım oldu. Hepsinin dili kullanma başarısı ve yaratıcılığı çok kuvvetli. Ama bana göre , Günter Grass , Alman Edebiyatının en iyi isimlerinden biridir. Her biri yazdığı kitaplarla olay yaratsa da Günter Grass'ın yazmış olduğu tek Teneke Trampet ile yalnızca Almanya'da değil , dünya'da çığır açmış , bu roman filmlere kadar konu olmuş ve çekilmiştir.
Yukarıda da bahsettiğim gibi , Alman Edebiyatı , Fransız , İngiliz Edebiyatından farklıdır. Daha durgun , ağır gibi gözükür. Hatta belkide sıkıcı gelir. Aslında bu bahsettiğim Edebiyatçılar , dillerini okadar iyi kullanırlar ki , mesela Thomas Mann , sizleri sıkan birilerden olabilir. Yazdığı şeleri , çok derin ve detaylı bir gözlem ederek yazmaktadır. Aynı zamanda kimi olaylara felsefi de bakabilmektedir. Bu da , kimi okurda zorluk çıkarmasına yol açabilir. Seçilen kitabına baktığımızda , geçmiş yaşamda ki papalığın hükmü , saraylarda ki yaşantı ve kimi şovalyelik gibi unsurlar özenle ve derin bir şekilde anlatılır. Esas bir çok yapıtı olmasına rağmen , dünyaca ünlenmiş ve filmi de çekilmiş olan Büyülü Dağ , kitabıdır.
Hermann Hesse ise daha farklı bir yazardır. Onun da bir ço kkitabı bulunmakta , ama Thomas Mann gibi değil de , daha farklı şeyler yazmayı yeğlemiş bir yazardır. Heinrich Böll ise , genellikle yaraları 2. dünya savaşı izleri taşıyan ve belkide en çok bu savaştan etkilenmiş olan Yazar izlenimiyle kitaplarında izler taşımayı sever. Dili kuvvetli ve Edebiyatı yaratıcıdır. Grass ise , dediğim gibi , Alman Edebiyatının mükemmeliğe ulaşmasını sağlayan ve 1999 senesinde , Alman Edebiyatının ölmediğini bizlere kanıtlamıştır. Bu başarı , geçen sene , 2009 senesinde yine bir Alman tarafından , bayan Herta Müller tarafından tekrarlanmıştır. Kendisini pek okuma fırsatım olmadı ama görünen o ki , bir kaç satırda , ne kadar kuvvetli bir yazar olduğu anlaşılıyor...
Kısaca , tarihe göz gezdirince , Alman Edebiyatında ' Hiç de bir şey yok ' demek çok yanlıştır. Daha da hatırlayamadığım nice iyi yazarlar olabilir. Alman edebiyatı , çok fazla hakim olmamakla birlikte , diama sevilmiş ve benimsenmiş edebiyatlardan biridir. Grass bizlere bunu en iyi açıklayanlardan biridir. Dili ağır değildir ve anlaşılabilecek şekilde yazar , ama düz de bir dili yoktur ve edebi gelişmeleri ustalıkla aktarır.
2009 da ki alınan bu en prestijli Nobel Ödülü ile Almanlar , bizlere Edebiyat da yerleri olduğunu ve bunun ardı geleceğini bana göre göstermiştir...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder