Angeloupoulos ve Zamanın Tozu
Yunan Sinemasının ve Dünya sinemasının da yakından bildiği , ünlü Sinema Yönetmeni Theo Angelepolos'un 2008 yılında çekmiş olduğu Zamanın Tozu filmini incelemek istedim. Bu filmi izledim ve maalesef filmi izlemem çıktığı sene değil , 2 sene sonra , 2010 senesinde izlemeye fırsat bulabildim. Sinemaya gelmiş bir film değildi , DVD'si çıktı ve öylelikle satın almıştım. Zamanın Tozu'nu izlemeden önce tabii ki daha önce bir Angelepoulos filmleri izlemiş biri olarak , çok sevdiğmi filmlerinden Ulis'in Bakışı, Ağlayan Çayır,The Beekeeper,Sonsuzluk ve Bir gün gibi başarılı ve en iyi filmlerinden sonra , bu üstad'ın son filmini izleme fırsatı buluyordum. Angelepoulos , tabii ki sinmeanın duayen yönetmenlerinden biri olmuştur. Farklı tarzı , kendine has anlatımı , o eşsiz ve zekle seçtiği müzikleri ve hoş ritimleriyle filmi ve kareleri süslemesi , Angelepoulos'u yücelten etkenlerden yalnızca bir kaçıdır. Bu müthiş filmlerin Yönetmeninin son filmini izlemeden önce , yine aynı heyecan , aynı sinema tutkusunun beklentisini içimde taşıyordum...Filmin başrol oyuncusu bir Amerikan , ünlü oyuncu William Defoe ile , Alman oyuncu, tiyatro kökenli başarılı isim Bruno Ganz ve Fransız-Dünya sinemasının tanıdık , eski yüzlerinden Michel Piccoli...
Film , soğuk savaş dönemini , Stalin'in öldükten sonraki ortam ve durum koşullarını anlatırken , aslında bu ortam içinde bir aile dramını gözler önüne seriyor. Bunu yaparken , Angelepoulos , yine bir sinema oyunu , adeta sinema ile oynadığını gösteren hamlelerle filmi işliyor. Nasıl mı ? Soğuk savaşı anlatan bir film düşüncesine bizleri kapıltıp , bir aile dramı ile karşı karşıya bırakırken , tarihin eski sayfalarına da bizleri götürüyor. Müthiş ve başarılı bir senaryo eşliğinde , her zaman olduğu gibi titizlikle seçilmiş oyuncular , çekim melanları , çekimler,kurgu ve o eşsiz müzik...Görüntüyü değerlendirecek olursak , 2008 yapımı olarak pek de beğendiğimi söyleyemem , ya da filmin kaydından , DVD'ye aktarımdan dolayı bir sorun da olabilir. Her ne kadar orjinal DVD filmler olsa da , bunlar aktarım ,cd'lere kopyalanırken sorunlar olmuş olabilir. Bu düşünce ile görüntüyü pek de beğenmediğimi söyleyebilirim. Film , ağır , durağan bir film. İlk başlarda hızlı , muhteşem bir giriş , sizi filmin sonuna kadar bu hızın , gizemin yüreteceğini sanıyorsunuz , ama film , başlangıçtan sona doğru giderek daha da ağırlaşıyor. Her ne kadar Angelepoulos , aralara kafa karıştırıcı noktalar koyak istediyse de , bu filmde eskilere oranla başarılı olduğunu söyleyemeyeceğim.
Eskiden yaptıklarına oranla , daha az etki ve anlaşılırlık kısmı var. Yani , film bir bulmaca gibi yaratılmış , esas hedef kafa karıştırmak , peki bunda başarılı olunuyor mu? Kesinlikle evet ama kafa karıştırken de , daima bir şeylerin anlatılıp ,anlaşılır olması lazım , bu film de Angelepoulos'un düşünceleri ve kimi oynadığı sinema oyunları anlaşılmıyor , ya da anlaşılmamış...Zaten önceki yapmış olduğu filmlerden de farklılığı , bir öncekilere göre bu film de geri kaldığı nokta burada ortaya çıkıyor. Kesinlikle kötü bir film değil ama çok başarılı olduğunu söylemek gerekirse de bu güç. Orta dereceli bir film. Halbu ki , konunun bu kadar güçlü olduğu , iyi oyuncuları elinde bulunduran bu üstadın , kimi kafa karıştırıcı oyunların içine girmesi ve burada sınıfta kalması , bana eski günlerinden biraz uzakta olduğunu , ya da artık giderek uzaklaştığını göstermiştir. Şu açıktır ki , iyi bir film yapmıştır , yine aynı has tat , güzellikler vardır , iyi kareler seçilmiş , işlenmiştir ama eksikler bu film de çoktur. Ve de uzun bir aradan sonra , Yönetmenin anladığı ama seyircinin anlayamadığı noktalar ortaya çıkmıştır. Örnek vermek gerekirse , kızın elinden su damlar...Elden damlayan su ? Bu neyin suyu ? Gözyaşı mı? Değil...Neyin yaşı...Bunu yönetmen biliyor , ama biz bilmiyoruz.Ona göre iyi ama bize göre saçma...İşte seyirci böyledir , sinema dilini anlamazsa kötü notu verir.
Angelepoulos , sinema dilini , kendine has yine anlatmıştır. Önceki filmlerinden biraz uzak olsa da , başarılı bir konu ile , durağanlık çerçevesi içinde yoluna devam etmiş ,devam da etmektedir. Umarım bir sonraki çekeceği filminde eski günlerde ki enerjisi ve başarısını görebiliriz. Peki bu mümkün mü ? İnsan istedikten sonra , neden olmasın...Gerçi sinemada , Yönetmenler yaşlandıkça genelde kötü işler verirler , hatta son yaptıkları işler en kötü işleridir ama bu daima da böylşe değildir. Kim bilir , belki de Theo , düşüşten yükselişe geçerek , bir sinema şakası daha yapar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder