William Tell Efsanesi
İsviçre'nin pusula adlı yayınında çıkan , William Tell'i en iyi anlatan yazılardan birini sizlerle paylaşmak istiyorum ve aynen aktarıyorum...
Bu ay İsviçre Tarihi yazımızda İsviçre halk kahramanı Wilhelm Tell`i ve Vatikan Ìsviçreli muhafız kıtasını sizlere tanıtacağız.
Wilhelm Tell Daha önceki yazılarımızda İsviçreliler’in elde ettikleri zaferlerin kendilerinin aranan askerler haline gelmelerine sebep olduğunu yazmıştık. Bu zaferler halk kahramanlarının da çıkmasına neden oldu. Bunlardan en ünlüsü Uri`de 14. yüzyılda yasadığı iddia edilen Wilhelm (William) Tell`dir. Wilhelm Tell`in yaşayıp yaşamadığı kesin olarak bilinmemektedir. Bu konuda göz önünde tutulması gereken bir noktaysa, 18. ve 19. yüzyıllarda ulus devletler kurulurken bir çok ülkenin bu tür halk kahramanları yaratıp, millet bilincinin oluşturulmasında kullandıklarıdır.
Wilhelm Tell efsanesi bilinen klasik haliyle ilk kez Gilg Tschudi'nin Chronicon Helveticum'unda (1734-36) görülür. Tschudi, Tell'in elma macerasının tarihini Kasım 1307, Ìsviçre`nin bağımsızlık tarihini ise 1308 Noel'i olarak vermektedir ancak bunlar tamamen varsayımdan ibarettir. Yine de "okçunun sınavı" teması İsviçre folklorunda çok yaygındır. Wilhelm Tell, milliyetçiliğin doğduğu yıllarda, Friedrich von Schiller'in yazdığı (1804), ismini taşıyan muhteşem piyes sayesinde dünya çapında ün sahibi olmuştur.
Bu hikaye şu şekilde anlatılmaktadır: Yaşadığı dönem 14. yüzyıl başı olarak tahmin edilmektedir. Efsaneye göre, Ìsviçre`nin Avusturyalı valisi Gessler, şapkasını kent meydanındaki bir direğe astırarak her geçenin selamlamasını emreder.Böylece kimin imparatora sadık olduğunu öğrenecektir. Usta bir arbaletçi olan Tell, şapkaya selam vermeyince tutuklanıp valinin huzuruna çıkartılır. Vali onun okçuluktaki ününü duymuştur ve kendi gözleriyle de görmek ister. Böylece çok zalim bir mizansen hazırlatır: Tell'in oğlunun başına bir elma koyarak meydana getirtir ve Tell'e yüz adımdan elmayı vurmasını yoksa asi olarak oğluyla beraber idam edileceğini söyler. Çaresiz kalan Tell eline iki ok alır, birincisini atar ve elmayı vurur. Kendisine neden 2 ok aldığı sorulduğunda, “birincisiyle oğlumu vursaydım ikincisiyle Gessler`i vuracaktım” der.
Bunun üzerine çok kızan Gessler, Tell`in Vierwaldstättersee kıyısındaki Küssnacht zindanlarında hapsedilmesini emreder. Tell Vierwaldstättersee üzerinden gemiyle Küssnacht`a götürülürken bir fırtına kopar ve bu kargaşadan faydalanan Tell gemiden atlayıp sahile çıkar. Bu olaydan sonra Tell dağlara kaçıp Ìsviçre`nin bağımsızlığı için savaşa başlar. Pek çok olayların sonunda Tell Gessler'i Hohle Gasse denilen yerde öldürür (Schiller`in eserinde bu olaydan şöyle bahsedilir: "Durch diese hohle Gasse muss er kommen. Es führt kein andrer Weg nach Küssnacht.“) Bu olay da Ìsviçreliler’e ayaklanmak için cesaret verir. Yukarıda da belirtildiği gibi 1804 yılında Schiller aynı hikayenin anlatıldığı tiyatro oyununu yazmıştır.
Bu eser günümüze kadar bir çok defa ülkemizde dahi sahnelenmiştir. Ìsviçre`de millet bilincinin oluşturulmak istendiği dönemlerde önemi benimsenen efsane, ileriki senelerde de yaygınlaştırılmıştır. Vatikan Ìsviçreli Muhafız Kıtası Daha önceki yazılarda da gördüğümüz gibi Ìsviçreliler elde ettikleri zaferler sayesinde Avrupa`da aranan askerler olmuşlardı. Dönemin Papası olan Papst Julius II. della Rovere (1503-1513) tarafından, 22 Ocak 1506 yılında Kaspar von Silenen`in komuta ettiği ilk Ìsviçreli muhafız kıtası, Vatikan`da huzuru sağlamak ve Papa`yı korumak amacıyla davet edildi. 150 seçilmiş askerden oluşan kıta cesur ve sadık olmaları nedeniyle Vatikan`ın sürekli koruyucuları olarak kaldılar.
İleriki yıllarda Papa`nın diğer silahlı birliklerinin dağıtılmasına rağmen, Ìsviçreli muhafız kıtası bugüne kadar varlığını koruyabilmiştir. Her yıl Mayıs ayının 6.sında, tarihe adı “Sacco di Roma“ olarak geçen İspanyol ve Almanların Vatikan`ı yağmaladığı olayda ölen 147 muhafızın anısına törenler düzenlenir. Bu olayda 147 muhafız kaybetmelerine rağmen, kalan 42 muhafız Papa`yı Engelsburg`a kaçırarak kurtarmayı başarmışlardır. Bu saldırıların olacağını haber alan zamanın Zürih Konseyi (Zürcher Grossrat) muhafızlardan Vatikan`ı terk edip Zürih`e geri dönmelerini istemişti. Bu emre uymayan muhafızlar, özellikle de bu olaydan sonra sadakatlarını ve cesaretlerini ispatlayıp, Vatikan`ın vazgeçilmez tek koruyucusu olmuşlardır.
Her yıl yapılan binlerce başvurunun arasından özenle seçilen İsviçreliler, yoğun bir eğitimin ardından birliğe alınmaktadırlar. Muhafız olmak için beklenen başlıca özellikler şunlardır:
İsviçreli olmak, sağlıklı olmak, 30 yaşından küçük olmak, Katolik kilisesine üye olmak vs. Muhafız kıtasının resmi dili İtalyan`ca ve Almanca’dır. Muhafız kıtasının kumandanlığını hukuk eğitimi almış ve 10 yıldan beri Vatikan`a hizmet eden St. Gallenlı Elmar Mäder yapmaktadır. Elmar Mäder geçen hafta içinde önümüzdeki yaz aylarında görevini bırakıp, İsviçre`ye döneceğini açıkladı. Yeni kumandan Papa tarafından atanacak. Hazırlayan / Hüseyin Türkkan
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder